İcra ve İflas Hukuku
Haciz ülkemizin en önemli sorunlarından biri…Ülkemizde son yıllarda yaşanan en ağır kriz döneminin içinden geçiyoruz. Ekonomik kriz herkesin bütçesini oldukça sarsarken, özellikle banka borçları icra dosyaları patladı. Bunun yanı sıra mağazaların kredili satışlarının ödenmeme durumu artış gösterdi. Borçlu kişilerin borçlarını ödeyemez duruma gelmesinde son nokta alacaklının borçlu için haciz işlemini başlatmasıdır. İnsanları etkileyen haciz işlemleri sadece maddi anlamda değil, psikolojik olarak da yıpratıcı bir süreçtir. Bu yıpratıcı süreç sadece borçluyu etkilemez. Aynı zamanda borçlunun ailesini ve yakın çevresini de oldukça fazla etkileyebilmektedir. “Haciz işlemleri hangi eşyalara uygulanabilir? “ Sorusunun cevabını İstanbul Akyazı Hukuk Bürosu olarak sizler için derledik.
Eski Hacizler ve Şimdikiler Arasındaki Fark
Eskiden haciz işlemlerinde yaşamsal ihtiyaç olan buzdolabı, çamaşır makinesi gibi ev eşyaları da haczedilebiliyordu. Şimdilerde ise yapılan kanun değişikliği ile İcra İflas Kanunu 6352 sayılı kanununun 16. Maddesi ile değişik 82. maddesinin üçüncü fıkrası; “Kıymetli evrak, altın, gümüş, para, değerli taş, antika veya süs eşyası gibi kıymetli şeyler hariç tutularak, borçlu veya aynı çatı altında yaşayan aile bireyleri için lüzumlu eşya; aynı amaçla kullanılan eşyanın birden fazla olması durumunda bunlardan biri haczedilemez.” hükmünü içermekteydi. Bu kanuna eklenen “İcra memuru, haczi talep edilen mal veya hakların haczinin caiz olup olmadığını değerlendirme yetkisindedir. Ve bu talebin reddine veya kabulüne karar verir.” İfadesi de eklenmiştir. Kısacası daha önceleri alacaklının karar verdiği mallar yerine icra memurlarının takdiri de önemli hale gelmiştir. Haciz uygulamasında çoğu icra memurunun hacze gittiği evdeki kararı, televizyonsuz bir hayatın mümkün olduğu yönündedir. Ve bu açıdan bakıldığında televizyon, laptop, bulaşık makinesi gibi eşyaların alınması sık sık yaşanmaktadır.
İcra Memurunun Takdiri De Önem Kazandı
Bu sayede alacaklının haciz işlemini başlatmasıyla icra memurunun hacizdeki değerlendirmeleri de önem kazanmıştır. Kanunun icra memurlarına bu yetkiyi vermesi ; “Temel hak ve özgürlükleri korumak, alacaklı ile borçlu arasındaki menfaati dengelemektir. Hacizde ekonomik açıdan fayda sağlamayan ve muhafaza edilmesi güç, satışı zor olan eşyalar tercih edilmez. Kanunun düzenlenmesinde, borçlunun ve aynı evdekilerin gerekli her türlü eşyanın haczedilemeyeceğini hükme bağlanmaktadır” ifadesi bulunmaktadır. İcra memuru kanunda açıkça belirtilen ilkeler ile icra takibinde alacağı karşılayacak malı haczedecek. Ve haciz sonrası evdeki yokluğu borçlu ve evdekilerin hayatlarını sürdürmesinde en az sıkıntı verecekleri tercih etmelidir. Ve haciz edilen malların muhafazasının kolay ve ve satışında sorun olmayanları seçmeye öncelik vermesi beklenmektedir.
Yargıtay’a göre, haciz konusu malın borçlunun haline uygun olup olmadığı ölçütü değerlendirmeye alınamaz, kararındadır.